İnsan vücudunun yaklaşık olarak %20’si proteinden oluşmaktadır. Vücudumuz proteini depolayamadığı için günlük beslenmede yeteri kadar protein alınması şarttır.
İster bitkisel ister hayvansal kaynaklı olsun, tüm gıdalarda az ya da çok protein bulunmaktadır. Bunlar içinde bazıları ise içerdiği protein oranı ve kalitesi açısından öne çıkar.
Kimilerine göre proteinin hangi kaynaktan alındığının önemi yoktur. Bazıları ise hayvansal veya bitkisel protein kaynakları lehine görüş bildirir.
Bu yazıdaki amaç, bitkisel ve hayvansal protein kaynaklarının kıyaslamasını yapmak ve bu konudaki olası kafa karışıklığını gidermektir.
Bitkisel ve Hayvansal Proteinlerin Amino Asit Profilleri Çeşitlilik Gösterir
Besinlerden aldığımız proteinler vücudumuzda amino asitlere ayrıştırılır. Proteinler ve aminoasitler vücudun işleyişinde pek çok farklı görevleri yerine getirir.
Beslenme yoluyla aldığımız proteinler içerdikleri amino asitlere göre farklılık gösterir. Hayvansal proteinler genellikle insan vücudu tarafından üretilemeyen, esansiyel 9 amino asitin tümünü iyi bir dengede içerirken, bitkisel protein kaynakları bu 9 esansiyel amino asitin tümünü içermez ya da tümünü içerse de gerekli miktarlarda, dengeli bir şekilde bu amino asitleri barındırmaz. Örneğin pek çok bitkisel protein kaynağı metiyonin, triptofan, lösin ve izolösin adlı beslenmeyle alınması zorunlu olan aminoasitler açısından fakirdir.
Hayvansal Proteinler Tam Donanımlıdır
İnsan vücudu, protein yapımında yaklaşık 20 amino asiti kullanır. Bu aminoasitler esansiyel(zorunlu) ve esansiyel olmayan(zorunlu değil) olarak iki sınıfa ayrılır. Vücudumuz esansiyel olmayan amino asitleri kendisi üretebilir. Ancak esansiyel olan amino asitlerin beslenme yoluyla temini gerekmektedir.
Sağlığın optimal bir şekilde devam etmesi için bu aminoasitlerin belli bir dengede vücutta bulunması gerekir.
Et, tavuk, balık, yumurta ve süt ürünleri insanda bulunan proteine benzer yapıda protein içerir. Dışarıdan almamız gereken amino asitlerin tümünü içermeleri sebebiyle bu besinler protein açısından tam donanımlı kabul edilir.
Kuru baklagiller,tahıllar ve yağlı tohumlar gibi bitkisel besinlerdeki proteinler ise eksik proteinler olarak tanımlanır çünkü vücutta üretilemeyen esansiyel aminoasitlerin bir ya da birkaçını içermezler.
Bitkisel kaynaklı besinler arasında soya, esansiyel 9 aminoasidi içerir ve bu sebeple bazılarına göre eksiksiz bir protein kaynağı olarak görülür. Ancak 2 esansiyel amino asit, soyada yetersiz miktarda bulunur ve bu sebeple protein kalitesi açısından hayvansal protein kaynakları ile kıyaslanamaz.
Hayvansal Protein Kaynakları Başka Besin Ögeleri Açısından Da Zengindir
Hayvansal besinler tam donanımlı protein kaynakları olmalarının dışında bitkisel besinlerde eksikliği görülen diğer bazı besin ögelerinden de zengindir ve bu yüzden beslenmede bulundurulmaları gereklidir.
B12: Hayvansal besinleri tüketmeyenlerde eksikliğine sık rastlanan bir vitamindir. Et, tavuk, balık ve diğer hayvansal gıdalarda bulunur.
D vitamini: Yumurta, yağlı balıklar ve süt ürünlerinde bulunur. Bazı bitkisel besinlerde de vardır ama vücutta kullanımı açısından hayvansal besinlerdeki D vitamini daha faydalıdır.
Hem-demir: Beslenme yoluyla alınan demir, hayvansal besinlerde bulunan hem ve bitkisel besinlerde bulunan hem olmayan demir olarak ikiye ayrılır. Özellikle de kırmızı etler hem demir açısından en iyi kaynaktır. Hem demir, hem olmayan demire göre vücutta çok daha iyi emilir ve bu sayede demir eksikliği oluşması önlenebilir.
Çinko: Hayvansal besinlerde üstün olan bir diğer besin ögesi ise çinkodur. Bitkisel besinler hem daha az miktarda hem de emilimi daha düşük olan çinko içerir.
DHA (Dokosaheksaenoik asit): Vücutta üretilemeyen esansiyel bir omega-3 yağ asitidir. Özellikle yağlı balıklarda bulunur ve bitkisel gıdalardan sağlanamaz.