Kolajen vücutta en fazla bulunan proteindir. Öyle ki vücutta bulunan proteinin 1/3 kolajenden oluşur. Deri, kemikler, kaslar, tendon ve bağ dokularının önemli bir yapı taşı olan kolajen, kan damarları, kornea ve diş de dahil olmak üzere vücudun her yerinde farklı görevler üstlenir.
Kolajeni tüm bu vücut parçalarını bir arada tutmaya yarayan bir yapıştırıcı olarak düşünebilirsiniz. Zaten kelimenin kökü eski yunanca kolla- yapıştırıcı kelimesinden gelmektedir.
Çok sayıda kolajen türü bulunsa da bunlardan 4 tanesi (1.,2.3.ve 4. tip) ana kolajen türleri olarak kabul edilir.
- Tip: Vücutta bulunan kolajenin %90’ı bu tiptir. Deri, kemikler, tendonlar, bağ dokuları ve dişlere form verir.
- Tip: Eklem ve kıkırdaklarda bulunur.
- Tip: Bu tip kolajen kaslar, organlar ve damarlarda bulunur.
- Tip: Derinin katmanlarında bulunur ve filtrelemeye yardımcı olur.
Yaşlandıkça vücut daha az miktarda ve daha düşük kalitede kolajen üretir. Bunun en gözle görülür belirtisi ise derinin yaşla birlikte daha az sağlam ve esnek oluşudur. Kıkırdaklar da yaşlanma ile birlikte zayıflar.
Kolajen üretimini arttıran besin ve besin ögeleri
Vücut glisin ve prolin adındaki iki aminoasidi birleştirerek kolajen üretimini(prokollajen) başlatır. Bu kolajen üretim işlemi için C vitamini de gerekmektedir.
Vücudun yeterli kolajen üretebildiğinden emin olmak için aşağıdaki besinlerden yararlanılmalıdır.
C vitamini: Narenciyeler, biber ve çilekte bulunur.
Prolin: Yumurta akı, buğday rüşeymi, süt ve süt ürünleri, lahana ve mantar gibi besinlerde bulunur.
Glisin: Kırmızı et ve balıklar da dahil olmak üzere beyaz etlerde bulunur.
Bakır: Organ etleri, kabuklu deniz canlıları ve mantarlar en iyi kaynaklardır. Pek çok sebze, bakliyat ve meyvede de bulunur.
Bunlara ek olarak vücut yüksek kalitede protein üretebilmek için aminoasitlere ihtiyaç duyar. Bu aminoasitleri sağlayabilmek ve vücutta proteine döndürebilmek için her türlü et, süt ve süt ürünleri ile bakliyatlardan tüketilmesi gerekmektedir.
Kolajene ne zarar verir?
Yukarıdaki beslenme önerilerine uymaktan belki de daha önemli olan kolajene zarar veren davranışlar ve beslenme alışkanlıklarından uzak durmaktır.
Şeker ve rafine karbonhidratlar: Sofra şeker ve vücudun şeker olarak algıladığı rafine karbonhidratlar vücutta kolajen onarımını sekteye uğratır. Bu sebeple olabildiğince bu besinlerden uzak durulmalıdır.
Çok fazla güneş: Güneşe özellikle öğle saatlerinde çok fazla maruz kalmak kolajen üretimine zarar verebilir.
Sigara: Sigara içmek kolajen üretimini azaltır. Cilt yaralarının iyileşmesini geciktirebilir ve kırışıklıklara yol açabilir.
Günümüzde pek çok bakım ürününün içeriğine kolajen eklenmektedir. Tablet ve hap formunda kolajen takviyeleri de piyasada bulunmaktadır. Yapılan bazı çalışmalara göre kolajen takviyeleri cilde esneklik kazandırmaya, kas kütlesini arttırmaya ve artrit ağrılarını hafifletmeye yardımcı olabilmektedir.