Portakal lezzetli olmasının yanı sıra iyi bir C vitamini kaynağı olması sebebiyle tüketimi tercih edilen, turunçgiller familyasından bir meyve. Onu C vitamini ile özdeşleştirmek hiç yanlış değil çünkü 1 adet orta boy portakal yiyerek günlük C vitamini ihtiyacınızın tamamını karşılarsınız. C vitamini bağışıklığı güçlendirir,vücudun hastalıklarla savaşımındaki en güçlü silahlardan biridir. Özellikle grip virüsünün hücre içine girmesini engellediği için bu hastalığa karşı direncimizi de arttırır. C vitamini aynı zamanda bilinen en güçlü antioksidanlardan biridir. Antioksidanlar vücudumuza giren toksin maddelerin oksidasyonu sonucu oluşan serbest radikallere karşı mücadele ederler. Bu sayede çeşitli kanserlere karşı önleyici bir rol oynarlar ve yaşlanmayı geciktirirler.
Portakalı sadece iyi bir C vitamini kaynağı olarak görmek onu küçümsemek olur. Çünkü portakalın bünyesinde bulundurduğu daha pek çok besin ögesi vardır. Bunlardan en önemlileri lif, folat ve potasyumdur. Bir orta boy portakal yiyerek günlük lif ihtiyacınızın%15’ini, folat ihtiyacınızın %10’unu ve potasyum ihtiyacınızın %8’ini karşılayabilirsiniz.
Portakalı tüketirken onun suyunu içmek yerine bir bütün olarak tüketmek lif (posa) içeriğinden yararlanmanızı sağlayacaktır. Posa vücudun süpürgesidir ve sağlıklı çalışan bağırsaklar için son derece önemlidir. Çeşitli araştırmalarda posadan zengin besinlerle beslenen bireylerin kolon ve rektum kanserine yakalanma riskleri daha düşük olduğu gösterilmiştir. Kan şekeri seviyesinin kontrol altına alınmasında etkilidir. Kan kolesterol düzeyini düşürür. Düzenli ve normal dışkılamanıza yardımcı olur.
Folat (Folik asit)doku ve kırmızı kan hücrelerinin yapımında etkili bir B grubu vitamindir. Kalın bağırsak kanserine karşı koruyucu olmasının yanı sıra kansızlığın giderilmesine de olumlu etkileri olur. Gebelikte yeterli folik asit alımı bebeklerde görülebilen doğumsal kusurların önlenmesine yardımcı olur.
Potasyum vücudumuzda en çok bulunan üçüncü mineraldir. Potasyum başta kalp, beyin, böbrek ve kas dokularınız olmak üzere pek çok önemli organın sağlıklı çalışmasında rol oynar.Vücutta sodyum-potasyum denge içinde çalışırlar ve bu dengenin korunması önemlidir. Günümüz beslenmesinde sodyum tüketiminin artması sebebiyle potasyum tüketimine daha çok özen gösterilmelidir. Eksikliği kas ağrıları ve kramplarına, anormal kalp atışlarına ve baş ağrılarına neden olabilir.
Portakalda kanserle savaşan yüz yetmiş fitokimyasal ve altmış flavonoid olduğunu duymak şaşırtıcı olabilir ama gerçek. Narenciye grubunda bulunan bir fitokimyasal olan limonoidlerin ağız, deri, akciğer, göğüs, mide ve kolon kanserleriyle mücadelede etkili oldukları hem hayvan hem de insanlarda yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.
Portakalda bulanan flavonoidlerden en yoğun ve etkili olanı hesperidin’dir. Herperidinin antiinflamatuar, antialerjik ve antikanser etkileri vardır. Bu flavonoid, C vitamini ile birlikte hareket ederek kanser ve enfeksiyonlarla savaşır. Bu iki güçlü antioksidan bir araya geldiğinde aynı zamanda inme riskini azaltır,yüksek tansiyonu ve kötü kolesterolü düşürme ve iyi kolesterolü yükseltmede etkilidir.
Portakalın yapısındaki sağlıklı bileşiklerin çoğu portakalı kaplayan beyaz katmanında ve kabuğundadır. Bu sebeple suyunu sıkarken beyaz katmanı ile birlikte sıkın ve süzmeden için ki posa ve beyaz katmanından yararlanın.Portakalın kabuğunu yemeklerinize rendeleyerek değerlendirin. Benim de favori yemeklerinden olan zeytinyağlı yer elması ve kerevize portakal kabuğu rendesi ekleyerek hem lezzetlendirebilir hem de portakal kabuğunun faydalarından yararlanabilirsiniz.
Dyt. Ayşegül Bahar
Beslenme & Diyet Uzmanı