Krill Yağı ve Faydaları

Krill yağı son yıllarda popülerleşen ve omega-3 kaynağı olarak balık yağına alternatif oluşturan bir besin maddesidir. Krill yağı, Antartika bölgesinde yaşayan karides benzeri bir deniz canlısı olan krillden elde edilir. 30.000 krill bir arada sürüler halinde yaşar ve bir dişi krill 10.000 yumurta ile üreyerek popülasyona ciddi katkı sağlar. Bu üreme kapasitesiyle yeryüzündeki en büyük biyokitleyi oluşturdukları düşünülmektedir. Bu sebeple balıktan çok daha kolay ulaşılabilir bir omega-3 kaynağıdır.

Krill yağının yararlarına ilişkin detaylar aşağıda sıralanmıştır:

1. Krill yağı, balık yağında da bulunan Eikosapentaenoik asit (EPA) ve Dokosaheksaenoik asit (DHA) gibi iki tip Omega-3 yağ asidini içerir. Bu iki asidin kardiyovasküler sağlığı geliştirdiği ve yaşlanmanın olumsuz etkilerini azalttığı gösterilmiştir. Vücutta kolesterolü dengeler, damarlarda birikmesini önler ve böylelikle kalp sağlığını korumaya yardımcı olur.

2. Kolesterol üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra omega-3 güçlü bir anti inflamatuvardır. Vücutta inflamasyonu (iltihaplanma) azaltarak bağışıklık sistemi hastalıkları, artrit, diyabet gut, kalp hastalıkları, kanser ve daha pek çok sağlık sorunu açısından riskin düşürülmesine katkı yapar. Hem DHA, hem de EPA, hücre zarlarının önemli bileşenleridir. Bu iki yağ asidinin yeterli seviyelerinin plak düzeylerini stabilize ettiği ve anti-inflamatuar özelliklerinden dolayı tekrarlayan önemli koroner olayların riskini azalttığı gösterilmiştir.

3. DHA ve EPA’nın uygun bir şekilde alınması, fetüsün nöronal, retinal ve immün fonksiyonlarının gelişimine yardımcı olduğu için gebelik sırasında faydalırdır. Krill ve balık yağı takviyelerindeki Omega-3 yağ asitleri prematüre doğum riskini de azaltmaktadır. Ne var ki gebelikte krill yağı kullanımının oluşturabileceği yan etkiler konusunda yeterli veri yoktur ve kullanımı ancak doktor kontrolü ve önerisi ile yapılmalıdır.

4. Bir araştırmada, krill yağının balık yağına göre daha az DHA ve EPA içerdiği halde, krill yağının vücutta çok daha iyi emildiği gösterilmiştir. Balık ve balık yağında bulunan omega-3 yağ asitlerinin trigliseritlere bağlanırken, krill yağında bulunan yağlar fosfolipidlere bağlanır. Fosfolipidler, hücre zarı için gerekli bileşenlerdir. Formlarından dolayı, krill yağı içerisindeki omega-3 yağ asitleri vücutta daha kolay emilir, çünkü öncesinde işlenmesi gerekmemektedir.

5. Krill yağının nörolojik hastalıklarda da etkili olduğuna dair bulgular mevcuttur. Bilinci destekler, öğrenmeyi ve hafızayı korur. Böylelikle beyni yaşlanmanın olumsuz etkilerine karşı güçlü kalmasına katkı sağlar.

6. Krill yağı güçlü bir antioksidan olan astaksantin içerir. Astaksantin, sağlıklı bir bağışıklık sistemini destekler, iyi kolesterolü geliştirir, göz sağlığını korur, inflamasyonu düşürür, egzersiz performansını, dayanıklılığı arttırır ve hastalıkların iyileşme süresini hızlandırabileceği düşünülmektedir.

7.  Omega-3 yağ asitleri anti inflamatuvar özelliklerinden dolayı adet öncesi sendromunun yarattığı fiziksel semptomların azaltılmasına yardımcı olabileceği araştırmalarda gösterilmiştir. Bilim insanları omega-3 ün adet öncesi sendromu belirtileri üzerindeki olumlu etkisinin neye bağlı olduğunu tam olarak tanımlayamasalar da bu etkinin hormonların düzenlenmesi ve dengelenmesindeki rolü ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

8. Pek çok çalışmada DHA ve EPA’nın antidepresan etkisi gösterilmiştir ve duygu durumunun iyileştirilmesinde yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda Omega-3 eksikliği olanlarda depresyonun daha sık görüldüğü belirlenmiştir.

Krill yağı takviyeleri balık yağı takviyelerinden daha iyi omega-3 kaynağı olarak tavsiye edilmektedir. Krill yağı takviyelerini 3 aya kadar kullanabilirsiniz, daha uzun süreli kullanımın yaratabileceği etkiler bilinmemektedir. Krill yağı üzerine yapılan çalışmalarda muhtemel yan etkileri yeterince incelenmemiş olmakla birlikte balık yağında olduğu gibi ağız kokusu, mide bulantısı, mide yanması ve diyareye neden olabilmektedir. Kanın pıhtılaşmasını yavaşlattığından, ameliyat sırası ve sonrasında kanama riskini arttırabilir. Bu sebeple ameliyattan 2 hafta önce kullanımının kesilmesi önerilir.