pH Dengesi Beslenme

Yaşamımızın her alanında denge çok önemlidir. Örneğin sadece ders çalışan bir öğrenci düşünün. Derslerde belli bir başarıya ulaşsa da, derslerini çalışmakla birlikte spor yapan ve arkadaşlarıyla sosyal ilişkiler kuran bir öğrenciye kıyasla hayattaki başarıyı daha zor yakalayacaktır. Normal arkadaşlık ilişkilerinde de dengeli bir tutum içinde olmayanlar kısa vadede yakın ilişkiler kurabilirler ama ilişkilerinde kalıcılığı sağlayamazlar.

Beslenme konusunda da temel prensip dengedir. Dengesiz beslenirseniz metabolizma aksamaya başlar çünkü metabolik fonksiyonların düzgün işleyişine devam edebilmesi için vücudunuza gereken mikro ve makro-besin ögelerini sağlamamış olursunuz.

Bazı besin ögelerinden yoksun kalan hatta elzem olan ögeleri hiç bulunmayan bir beslenme modeli kısa veya uzun vadede sağlık sorunlarını beraberinde getirecektir.

Bu yazıda sizlere besinlerin asit-baz içerikleri ve bu dengenin vücutta yarattığı önemden, özellikle de asitli besinlerin yoğun alımının sağlığımızı nasıl tehdit edebileceğinden bahsedeceğim.

Yemek yedikten sonra vücudumuzda biyokimyasal reaksiyonlar gerçekleşmeye başlar. Vücut bu şekilde metabolik faaliyetlerini sürdürür. Düzgün bir metabolizma için asit ve baz dengesinin (pH dengesi) korunması gerekir. Tükettiğimiz besinlerde asidik ya da bazik besinlerden  birinin yoğun olması bu dengenin bozulmasına neden olur. Kanın ideal pH’ı 7.35’tir. 7’nin altındaki değerler asidik üstündeki değerler ise alkali olarak tanımlanır. Kanın normalde hafif alkali olması gerekir. Mide ve bağırsaklar ise vücudumuzda daha asidikbir ortamın olduğu yerlerdir.

Peki besinler neye göre asidik ya da bazik olarak değerlendirilir?

Besinlerin içindeki mineraller onların asidik ya da alkali olmasını sağlar. İyot(I), klor(Cl),kükürt(S) ve fosfor(P) asidik etki gösterirken, magnezyum (Mg), potasyum(K), kalsiyum(Ca), sodyum (Na) ,d emir (Fe) ve manganez (Mn) alkali etkiye sahiptir. Yeşil  yapraklı sebzeler başta olmak üzere birkaç istisna dışında tüm sebzeler ve meyveler alkali besinlerdir. Protein içeren besinler, beyaz un, hazır meyve suları, kahve ve çay asitli besinlere örnek olarak verilebilir. Günlük beslenmenizde asit/baz dengesinin 30/70 oranında olması gerekir.

Bu bağlamda asidik besinler zararlıdır şeklinde algılanmamalı. Vücudumuza aldığımız asidik bazik besin ögeleri dengelenmeli. Pek çok meyve ve sebze özellikle C vitamini içerenler asidiktir ancak tahmin edilenin aksine örneğin limon (C vitamini içermesi sebebiyle askorbik asit yapısındadır) asidik tat olmasına rağmen içeriğinde bulunan potasyum ve magnezyum sayesinde vücutta alkali etki gösterir.

Sindirimle birlikte asidik ve alkali atıklar oluşur. Asidik atıklar idrar, böbrek ve terlemeyle atılır.Ancak asidik açıdan yoğun beslenme sebebiyle tüm asidik atıklar vücuttan atılamaz ve kana karışır. Kan, pH dengesini 7.35 te tutabilmek için nötürleştirilememiş bu asitleri farklı organlara ve eklemlere sevk ederek kandan uzaklaştırmaya ve pH dengesini sağlamaya çalışır.

Genelde et ve ürünlerini fazla tüketen kişilerde görülen GUT hastalığı da eklemlerde biriken ürat kristalleri sebebiyle vücudun asidik olmasına bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Bol su içmek de bu noktada çok önemli çünkü daha öncede belirttiğim gibi asitli atıklar böbrek ve idrar yolu ile vücuttan atılır.Akciğerler ise alkali olan oksijeni alır ve asidik olan karbondioksidi vücuttan atar.

ASİT – BAZ DENGESİ SAĞLANAMAZSA VÜCUTTA OLUŞAN SAĞLIKPROBLEMLERİ NELER?

Vücuttan uzaklaştırılmaya çalışılan bu asitlerin bir bölümü organ ve eklemlerde birikerek çeşitli sağlık sorunlarına neden olurlar.

Buradan anlaşılacağı üzere vücuttaki asit oranı arttığında hücrelerin oksijenlenmesi azaldığı için hücrede formasyonları artarak kanser oluşma riski çok daha yüksek bir düzeye gelir.

Aynı şeklide vücut asidik oldukça paratiroid hormonu yükselir ve kemiklerden kalsiyum çekilimi artar osteoporoz riski yükselir. Genel olarak toplarsak vücutta ciddi deformasyonlar ve inflamasyonlara bağlı olarak iltihaplı enfeksiyon hastalıkları, kanser,alerji, kas ve eklem hastalıkları, yüksek tansiyon ve kronik yorgunluk bunlardan sadece bazıları.

Günümüzün beslenme alışkanlıkları gittikçe asit yoğun olmaya başladı. “Kanser yüzdesinin de gittikçe artmasının sebebi bahsettiğimiz bu sebep olabilir mi ?” ; sorusu ister istemez insanın aklına geliyor. Hazır gıdalar ve fast food tüketimi artarken,vücudun alkali olmasını sağlayan sebze ve meyve tüketiminde azalış söz konusu.Su, yerini gazlı ve kafeinli içeceklere bırakmış durumda. Bir yandan da sigara,alkol ve stresin vücutta asit oluşumuna katkıda bulunduğunu düşünürsek vücudumuz pH dengesini korumakta çok zorlanıyor. Hatta sizin bu hiç mümkün değil galiba dediğinizi duyar gibiyim.

Bazı hastalıklar da vücuttaki asit-baz dengesinin bozulmasına neden olabilir. Örneğin ishal sebebiyle vücut bazik iyonları kaybeder ve bu durum asidoza neden olur. Bu yüzden ishal durumunda alkali beslenmeye daha çok dikkat etmek gereklidir.

ÖNEMLİ UYARI…

Son yıllarda popüler olmuş dukan ve atkins gibi katı protein diyetleri de ph dengesinin asidik tarafa kaymasına sebep olur. Tartışmalı olan diğer boyutlarını(karbonhidrat yoksunluğunun yola çabileceği sorunlar)  bir yana bırakarak asit bazlı bir beslenme modeli olması sebebiyle önermiyorum.

Vücudu alkali yapan besinler neler?

Tüm çiğ sebzeler, ıspanak,brokoli, kuşkonmaz, hindiba, enginar, lahana, karnıbahar ,turp, pırasa , marul ,tere, semizotu , şalgam, pancar kökü, kereviz, yeşil fasulye, taze bezelye, kabak,tatlı kabak, zeytinyağı, keten tohumu, yeşil çay, bitki çayları, hurma, havuç,karpuz ,kavun, ananas ,kivi, avakado, nar ,incir, zencefil, badem, susam, elma…

Vücudu asidik yapan besinler:

Tüm etler, deniz ürünleri,süt , peynir, tereyağı, yoğurt, yumurta , yulaf ya da mısır ekmeği, beyaz un ,beyaz şeker, sirke, ketçap mayonez, hardal soya sosu, patates cipsi, yapay tatlandırıcılar, alkol, gazlı içecekler, kahve ve siyah çay.

ÖNEMLİ BESLENME ÖNERİSİ

Sonuç olarak özellikle yoğun çalışan insanları düşünerek sürekli dışarıda beslenmek hatta eve geldiklerinde yemek yapmaya vakit bulamadıkları için sebze tüketimlerinin çok az olması sebebiyle şu önerilerde bulunmak isterim. Yoğun fast food tüketiyorsanız muhtemelen vücudunuz ciddi asidik olmuş demektir. Gece evinize gittiğinizde veya gün içerisinde iş yerinizde bitki çayları tüketmenizi, katı meyve sıkacağından sebze ve meyve suyunu sıkarak her gün bir bardak içmenizi sebze meyve ihtiyacınızı en azından bu basit yöntemle takviye etmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Çok asidik beslenenlere yılda bir kez detoks uygulamalarını da şiddetle öneririm.

Sebze meyve suyu tarifi:

1 demet semizotu, 1 elma,taze zencefil, 5-6 sap brokoli, 2 salatalık büyük hepsini katı meyve suyu sıkacağından sıkarak içebilirsiniz. Afiyet olsun…

Dyt. Ayşegül Bahar
Beslenme & Diyet Uzmanı