Ruh Sağlığı Tedavisine Yeni Bir Yaklaşım: Beslenme Psikiyatrisi

Beslenme eksikliklerin anksiyete, depresyon, şizofreni, bipolar ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi ruh sağlığını sorunlarında rol oynadığı bilinmektedir. Beslenme ile ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bilimsel veriler ruh sağlığı tedavisinde beslenmenin önemini ortaya koymuş ve beslenme psikiyatrisi alanının doğmasına neden olmuştur.

Beslenme psikiyatrisi, gıda ve gıda takviyelerinin kullanımına odaklı olarak zihinsel/ruhsal rahatsızlıkların tedavisine entegre edilen ve her geçen gün önemi artan bir disiplindir. Fakat pek çok uzman hala sadece ilaçlarla ruh sağlığı tedavisine yoğunlaşmakta ve beslenme psikiyatrisini yok saymaya devam etmektedir.

İngiltere’de yapılan bir araştırmada son 10 yılda reçete edilen antidepresan miktarının 2 kat arttığını ortaya koymaktadır. Antidepresanların tedavi edici özellikleri tartışılmamakla birlikte bu ilaçların fazla reçete edildiği, uzun süreli kullanımının güvenli olduğuna ilişkin kantların yetersiz olduğu, bağımlılık yarattığı ve yan etkileri nedeniyle düzenli bir şekilde kullanılamadığına ilişkin veriler bulunmaktadır. Öte yandan psikiyatri alanında besinsel yaklaşımların sağladığı faydalar her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır.

Artık birçok zihinsel ve ruhsal sağlık sorununda beyinde iltihaplanmaların oluştuğu ve bu iltihaplanmanın beyin hücrelerinin ölmesine neden olduğu bilinmektedir. Bu iltihabi durum bağırsaklarımızda başlamakta ve magnezyum, omega-3 yağ asitleri, probiyotikler, vitaminler ve mineraller gibi vücudumuzun en iyi şekilde çalışması için gerekli olan besinlerin eksikliği ile ilişkilidir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar çinko, magnezyum, omega 3, B vitaminleri ile D vitamini gibi gıda takviyelerinin, insanların ruh hallerini iyileştirmelerine, kaygılarını ve depresyonlarını hafifletmelerine ve Alzheimer hastalarının zihinsel kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olabileceğini göstermiştir.

Magnezyum, optimal sağlık için en önemli minerallerden biridir, ancak birçok insanın yeterli düzeyde magnezyum alımını gerçekleştiremediği bilinmektedir. Bir çalışma, günlük magnezyum sitrat takviyesinin, yaş, cinsiyet veya depresyon şiddetine bakılmaksızın depresyon ve anksiyete üzerinde belirgin bir iyileşmeye yol açtığını bulmuştur. Çalışmaya katılanlara magnezyum sitrat verilmesi durdurulduğunda kişilerdeki depresyon ve anksiyetede iyileşmenin de durduğu gözlemlenmiştir.

Omega-3 yağ asitleri, merkezi sinir sisteminin gelişimi ve fonksiyonu için kritik öneme sahip olan bir başka besin öğesidir. Yapılan çalışmalarda omega-3 yağ asitlerinin eksikliği düşük ruh hali, bilişsel gerileme ve anlama güçlüğü ile ilişkilendirilmiştir.

Sindirim sisteminizdeki faydalı canlı bakteriler olan probiyotiklerin zihinsel sağlığın iyileştirilmesindeki rolü, psikiyatristler ve beslenme uzmanları tarafından araştırılmış ve günlük olarak almanın depresyon ve anksiyete düzeyinde kayda değer bir azalma ile ilişkili olduğunu bulmuştur. B vitamini kompleksi ve çinko, anksiyete ve depresyon semptomlarını azalttığı tespit edilen diğer vitamin/mineral takviyeleri arasındadır.

Gördüğünüz üzere gıdalar ve gıda takviyelerinin ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine ilişkin kuvvetli kanıtlar bulunmaktadır. Reçeteli ilaçlara yanıt vermeyen ya da yan etkileri nedeniyle bu ilaçları tolere edemeyen kişiler başta olmak üzere ruh sağlığı sorunlarının tedavisinde beslenmenin düzenlenmesi, besin takviyelerinin tedavinin bir parçası haline getirilmesi kişilerin etkin bir şekilde tedavi edilmesine katkı sağlayabilecektir.

Tıp bilimi, geleneksel beslenme bilgilerini ve hastalıklarla olan ilişkisini son yıllara kadar dışlamış olsa da bilimsel veriler sayesinde beslenme her geçen gün daha fazla önem kazanmış ve tedavilerin bir parçası olarak kabul edilmeye başlamıştır. Beslenme psikiyatrisinin önemi yakın zamanda daha güçlü bir şekilde anlaşılacaktır.