Sebze ve meyveleri kabuklarıyla tüketin

Sebze ve meyveleri tüketirken kabuklarını soyup çöpe atıyorsanız büyük bir hatanın içindesiniz demektir. Çünkü sebze ve meyvelerin kabuk ve kabuğa yakın kısımları lezzetli ve yumuşak olan iç kısımlarından çok daha zengin besin bileşenlerine sahiptir. Pek çok araştırmaya da konu olmuş sebze ve meyve  kabukları o besine rengini veren antioksidanların büyük bir bölümünü içerir. Sebze ve meyve kabukları vitaminlerden, minerallerden ve liften de oldukça zengindir.
Birkaç örnekle ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim sanırım.
Elma:
Orta boy bir elma ortalama 4.4 gr. lif içerir. Kabuğunu soyup attığınızda o elmadaki lif miktarı 2.1 gr. a düşer. Yine orta boy bir elma kabuğu ile birlikte yaklaşık 8 mg. C vitamini ve 100 IU A vitamini içerir. Aynı elmayı kabuksuz tükettiğinizde alabileceğiniz C vitamini 6 mg. ye ve A vitamin 60 IU ya düşer.
Elma kabuğu ile ilgili Corrnell Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada elma kabuğunun çok güçlü antioksidan özellik taşıdığı tespit edilmiştir. Elma kabuğunda bulunan triterpenoid adlı bileşiklerin kanserli hücreleri öldürmede ve kansere karşı korumada etkili olduğu görülmüştür. Triterpenoidlerin özellkle karaciğer, kolon ve meme kanserlerine karşı etkiye sahip olduğu belirtilmiştir.
Kanada’da yapılan bir çalışmada ise elma kabuğu ve kabuksuz elma ayrı ayrı değerlendirilmiş ve elma kabuğunun yüksek kan basıncını düşürmedeki etkisi 6 kat fazla bulunmuştur.
Portakal ve diğer narenciyeler:
Portakal ve mandalina kabuklarında bulunan flavonoidlerin kötü kolesterolün düşürülmesinde etkili olduğu bilinmektedir. ABD’de yapılmış bir araştırmaya göre narenciye kabuklarındaki antioksidanların narenciye sularındakinden 20 kat fazla olduğu belirlenmiştir. Narenciyelerde kabuğun altındaki beyaz bölgenin yoğun olarak pektin adlı lif içerdiği ve bu lifin bağırsaklardaki faydalı bakterileri arttırdığı bilinmektedir. Narenciye kabuklarını yemeklerde salatalarda ve hamur işlerinde kullanabilir, suyunu sıkarken kabuklarıyla birlikte sıkarak tüketebilirsiniz.
Patates:
Patatesi kabuğu ile birlikte tükettiğinizde lf oranını %100, demir oranını %70 ve potasyum oranını % 35 arttırmış olursunuz. Nişastalı bir sebze olan patates bu özelliği sebebiyle hızıca parçalanır ve kan şekerini hızlı yükseltir. Ancak kabuğu ile birlikte tükettiğinizde patatesin lif oranını arttırmış ve sindirimini yavaşlatmış olursunuz.
Enginar yaprağı:
Enginar, karaciğer ve safra yollarını koruyucu bir besin. Genellikle kalbi ayıklanmış olarak alınıp tüketiliyor ancak enginarın yaprakları en az kalbi kadar faydalı. Enginar yapraklarında kalbine kıyasla 8 kat fazla bulunan sinarin adlı bileşik serbest radikal hasarına karşı karaciğeri korur. Hassas bağırsak sendromunun tedavisinde etkilidir. Kötü kolesterolü düşürür. Enginar yaprakları yemek yaparken faydalarını önemli ölçüde yitirir. Kıyılarak kurutulmuş enginar yaprakları ile çay  hazırlanması ve tüketilmesi safra hastalıkları tedavisine yardımcı olabilir.
Ananas kabuğu:
Ananasta bromelain adlı bir enzim bulunmaktadır. Bromelain enzimi sindirime yardımcı olur, vücutta meydana gelebilecek iltihapları ve şişkinlikleri önlemede etkilidir. Bölgesel ödem oluşumunu önleyerek selülitlerle mücadele edilmesini sağlar. Ananasın kabuğunda iç kısmına kıyasla iki kat fazla bromelain bulunur. Ananas kabuğu doğrudan tüketime uygun olmadığından çayını hazırlayarak selülit ve ödem sorunlarınızın çözümünde kullanabilirsiniz.
Bu örnekler çoğaltmamız mümkün ama sanırım bu örnekler tabloyu net bir şekilde ortaya çıkarmamız adına yeterli. Bugünden itibaren sebze ve meyve kabuklarını atmıyor, tüketiyoruz değil mi? Bu noktada unutulmaması gereken husus üretim sırasında kullanılan ilaçlardan bu sebze ve meyvelerin arındırılması… Bol su ile iyice yıkamadan tüketmeyiniz.
Yukarıdakilere ek olarak portakal ve karpuz kabuklarından reçel yapabilir, derin dondurucuda muhafaza ettiğiniz limonları yemeklerinize rendeleyebilirsiniz.
Dyt. Ayşegül Bahar
Beslenme & Diyet Uzmanı