Açken sinirli olduğunuzu hiç fark ettiniz mi? Muhtemelen bu soruya cevabınız evettir. Açlık bazı insanlar için tahammül edilmezdir ve bu durum onları fazlasıyla gerer. Bütün besinlerin ya da onların eksikliğinin duygu durumu üzerinde bir rolü olsa da, özellikle şeker ruh hali üzerindeki en etkili besin maddesidir. Çünkü ruh hali ile kan şekeri dengesi arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Kötüleşmiş kan şekeri dengesi duygu durum bozukluğu olan kişilerde en sık görülen faktörlerden biridir.
Buradaki temel kavram dengedir. Meyve ve sebzelerde doğal olarak bulunan kompleks karbonhidratlar ki bunlar vücutta şekere dönüşürler, sağlıklı bir beslenmenin vazgeçilmezleridir. Ne var ki günümüz beslenmesinde şekeri bu doğal kaynaklardan almak yerine, beyaz ekmek ve beyaz undan yapılmış diğer ürünler, şekerli içecekler ve doğrudan doğruya şekerden yapılmış tatlı besinlerden alıyoruz.
Şeker ile depresyon arasındaki bağlantıyı gösteren çok sayıda bilimsel çalışma mevcuttur. Bunlardan bazıları şunlardır;
-2002 yılında altı ülkede (Kanada, Fransa, Almanya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve ABD) yapılan bir araştırmada kişi başı şeker tüketimine bakılmış ve doğrudan şeker tüketimi ile majör depresyon görülme sıklığındaki artış ilişkili bulunmuştur.
-Yaklaşık 3500 orta yaştaki yetişkin ile yapılan bir çalışmada, beslenmesinde çok fazla işlenmiş gıda (işlenmiş un ve işlenmiş şeker) bulunan kişilerin depresyon risklerinin %58 arttığı belirlenmiştir. Diğer yandan beslenmesinde işlenmemiş gıdaları daha fazla bulunduranların depresyon riskinin %26 daha düşük olduğu görülmüştür.
-8000 kişi ile 22 yıl devam eden bir çalışmada, kişilere ne yedikleri ve neden doktora gittiklerine ilişkin anketler uygulanmıştır. Günde 67 gram ve daha fazla şeker tüketenler, günde 40 gram ve daha az şeker tüketenlere göre depresyon şikâyeti ile doktora %23 daha fazla başvurmuşlardır.
-70 binin üzerinde menopoz sonrası kadınla yapılan çalışmada, kişilerin tükettikleri gıdaların Glisemik İndekslerine (GI), ek şeker ve rafine tahıl tüketimlerine bakılmıştır. GI skoru yüksek gıdaların, şeker ve rafine tahıl tüketimindeki artışın depresyon riskindeki artış ile paralel olduğu belirlenmiştir. Diğer yandan GI değeri düşük gıdaları daha fazla tüketenlerin, tam tahıllar, sebzeler ve meyveler gibi lif ve diğer besin ögelerinden zengin beslenenlerin depresyon risklerinin azaldığı ortaya konmuştur.
Depresyonu olan kişilerin şekere düşkünlüğü çok uzun zamandan beri bilinmekteydi. Bunun tam tersi olarak depresyonu olmayan kişiler çok fazla şekerli gıda tükettiklerinde depresyon riskleri artmaktadır. Bu bir kısır döngü gibidir. Depresyonu olan kişi tatlı besinlerle rahatlamaya çalışırken, tatlı besinler yiyerek aslında var olan depresyonunu şiddetlendirmesi söz konusudur.
İşlenmiş şekerden yoğun beslendiğinizde boş kalori almış olursunuz çünkü bu gıdalar besin değerinden çok fakirdir. Bu şekilde beslendiğinizde örneğin, beyin ve ruh hali üzerinde etkisi olan B grubu vitaminleri ve krom mineralini yeterli alamazsınız. Yeterli alamadığınızda vücudunuzda depolanmış olan miktarları tüketmeye başlarsınız ve vücut depolarınız azaldığında sağlığınız bozulmaya başlar. Şeker, vücutta enflamasyona neden olarak kalp hastalıklarından bunamaya kadar geniş bir yelpazedeki hastalıklara da kapı aralayabilir.
Depresyon başta olmak üzere çeşitli sağlık sorunları riskinizi azaltmak için yapmanız gereken şey; 1) basit şekeri olabildiğince sınırlamak, 2) vücudunuzun ihtiyacı olan besin ögelerini alabilmek için tam tahıllar, sebzeler, meyveler, yağlı tohumlar ve çekirdekler, bakliyatlar, et ve süt ürünleri içeren dengeli bir beslenme modeline geçmektir.