Çocukların vücudunun %70-75’i, yetişkinlerin ise %60’ı sıvılardan oluşur. Durum buyken suyun ve diğer sıvıların insan vücudu için vazgeçilmez olduğunu anlamak hiç de güç değildir. İnsan vücudundaki her hücrenin sağlıklı çalışması için yeterli sıvı alımı şarttır.
Susuzluğu gidermek ile ilgili yaygın olan bazı yanlış inanışlar vardır. Bu yazımızda bu bunlardan bahsedeceğiz ve bu hataları uygulamamanızı önereceğiz.
1. Sodyumdan abartılı bir şekilde kaçınmak:
Beslenmede aşırı tuz(sodyum) tüketmek genel olarak sağlıksızdır ne var ki sodyumdan tamamen kaçınmak da bir o kadar sağlığınızı tehdit edebilir. Sodyum, potasyum ve klorür ile birlikte vücudunuzun hücrelerine su iletilmesine yardımcı olan kritik düzeyde önemli bir elektrolittir. Bu nedenle sodyumda çok düşük bir diyet dehidrasyon riskinizi arttırabilecek faktörler arasındadır.
Yoğun bir antreman sonrasında ya da güneşin kavurduğu sıcak havalarda cildinizin sanki ince bir kum tabakası aldığını farkedebilirsiniz. Bu ince kum tabakası aslında terlediğinizde vücudunuzun suyla birlikte kaybettiği tuzdur. Bu durumda vücudun kaybettiği su kadar sodyumun da yerine konması gerekmektedir.
Doktorunuz tuz alımınızı azalmanız gerektiğini söylemediyse, antremanlarda ya da aşırı terleme durumlarında tuzlu krakerler kaybedilen sodyumun yerine konmasına yardımcı olabilir.
2. Yeterli sebze ve meyve yememek:
İçeriklerindeki pek çok besin ögesinin yanında sebzeler ve meyveler susuzluğu gidermenin en sağlıklı yollarından biridir. Muz ve avokado gibi potasyumdan zengin meyveler aynı zamanda iyi karbonhidrat kaynaklarıdır. Bu besin ögelerinin doğru miktarlarda alınması vücutta sıvıların emilmesine ve kullanımına yardımcı olur.
Günlük sıvı alımının %20’sinin sebzeler ve meyvelerden gelmesi önerilmektedir. Bu miktar çok fazla gibi görülse de salatalık ve marul gibi sebzelerin %90’ı kadarının sudan oluştuğunu düşündüğümüzde o kadar da zor olmadığı görülecektir.
Her öğünde tabağınızın yarısını sebze ve meyvelere ayırmanız bu miktara kolaylıkla ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Aralarda da salatalık gibi sebzeler ya da şeker oranı düşük meyveler atıştırmak sıvı alımına katkıda bulunacaktır.
3. Günde 8 bardak su içmek:
Günde 8 bardak su içmek iyi bir alışkanlık olabilir ama bazıları için bu öneri yanıltıcı da olabilir. Çünkü bazı insanların bu miktardaki sudan daha fazlasına ihtiyaçları olmaktadır.
Sıvı ihtiyacı kişiden kişiye göre değişmektedir. Vücut büyüklüğüne, aktivite seviyesine, hava durumuna hatta yaşadığınız şehrin rakımına bağlı olarak bile değişiklik gösterebilir. İdrar renginin kontrolü sıvı ihtiyacının belirlenmesindeki en pratik yöntemdir. İdrar rengi koyu sarı ise sıvı alımınızı arttırarar açık sarı olmasını sağlayın.
4. Sadece susadığınızda su içmek:
İnsanlar genel olarak susadıklarında vücutlarının susuz kaldıklarını düşünürler ve su içerler. Oysaki susuzluk çektiğinizi hissetmeden çok öncesinde vücudunuz susuz kalmış olabilmektedir. Bu durum özellikle çocuklar ve susuzluk hissinin zayıfladığı yaşlılıkta önemlidir. Bu nedenle vücudunuzun sinyal vermesini beklemeden gün boyu su ve diğer sıvıları tüketmeye özen göstermelisiniz.
5. Çay ve kahveyi tamamen bırakmak:
Bu içeceklerdeki kafeinin idrar söktürücü olması yani vücutta idrar üretimini arttırması nedeniyle vücudun susuz kalmasına neden olduğuna dair yaygın bir inanış vardır. Bu kısmen doğru olsa da çay ya da kahveyi bırakmayı gerektirecek düzeyde değildir. Yapılan bir araştırmada kahve içen erkekler ile kahve yerine aynı miktarda su içen erkekler kıyaslanmış ve iki gruptaki erkeklerin vücut sıvı düzeyleri arasında farkın olmadığı belirlenmiştir.
Sabah uyanıldığında vücut orta düzeyde bir susuzluk durumunda olur. Güne bir bardak su ile başlayıp üzerine bir fincan kahve ile devam etmek susuzluğu gidermek için gayet uygun görünmektedir.