İnsanların ilk olarak yaklaşık 10000 yıl önce hayvanları evcilleştirdiklerini ve onların sütlerinden yararlandıklarını biliyoruz. Bu süreçte beyaz ırklarda süt tüketimi yaygınlaşmışken sarı ırklarda süt ve süt ürünleri neredeyse hiç kullanılmamıştır. Uzakdoğulularda laktoz intoleransı (süt şekerinin vücutta emilememesi) bu sebeple oldukça yüksektir. Diğer taraftan süt tüketiminin en çok görüldüğü İskandinav ülkelerinde yaşayan halklarda sütü tolere etme oranları çok yüksektir. Türkiye’de yapılan çalışmalara göre de her 5 kişiden 1 inde laktaz enzimi yetersizliği sebebiyle laktoz intoleransı görülmektedir. Şayet laktoz intoleransınız yoksa süt içmeyi beslenmenizin bir parçası haline getirmenizi öneririm. Neden mi?
Süt, en iyi kalsiyum kaynaklarından biridir. Kalsiyum vücutta en fazla bulunan mineraldir ve bunun % 99’u kemikler ve dişlerimizde bulunur. Kalsiyum kemik ve dişlerin sağlığında etkili olmasının yanı sıra kanın pıhtılaşmasını sağlamaya, eklemleri yapılandırmaya, hücre bölünmesine, kalp atışlarını düzenlemeye ve sinir sistemini onarmaya yardımcı bir mineraldir. Bu açıdan bakıldığında süt gibi bir kalsiyum deposu besinden olabildiğince yararlanılması gerektiği sonucuna varabiliriz. Ancak kalsiyumdan maksimum faydayı elde etmek için onun emiliminde rol oynayan magnezyum ve fosfor mineralleri ile D ve K vitaminlerinin yeterli alımının sağlanması da gereklidir. Örneğin kalsiyum emiliminde kilit rol oynayan D vitamini olmadan alınan kalsiyumun ancak %10’u kadarı vücut tarafından emilebilmektedir. Bu sebeple batı toplumlarında D vitamini katkılı süt kullanımı yaygınlaşmıştır.
Yaşla birlikte kalsiyum emilimi ve vücutta muhafaza edilişinde daha da azalma görülmektedir. Azalan östrojen ve testesteron hormonlarının bunda etkili olduğu düşünülmektedir. Araştırmalar göre menopoz sonrası kadınlarda kalsiyum emilimi %7’ye düşmektedir. Ayrıca sigara kullanımı , alkol ve kafein tüketimi, yüksek miktarda şeker ve tuz kullanımı vücuttan kalsiyum atımına ve eksikliğine sebep olmaktadır. O halde süt ve süt ürünleri gibi kalsiyum açısından zengin kaynakları büyüme ve gelişme çağında olduğu kadar yaşlılıkta da tüketmeye özen göstermeliyiz. D vitaminini de ihmal etmeden elbette.
Süt çok iyi bir kalsiyum kaynağı olmasının yanı sıra kaliteli bir protein kaynağıdır. Ayrıca fosfor, potasyum, magnezyum, A ve B 12 vitamini ile riboflavin açısından da zengindir.
Özellikle kahvaltılarda ve gece yatmadan önce süt içilmesini öneriyorum. Kahvaltıda içilen süt kahvaltınızı proteinden zenginleştirerek büyük ihtimalle karbonhidrat ağırlıklı olan kahvaltınızı dengeli hale getirir. Kahvaltıda süt içmeniz kan şekerinde oluşabilecek ani yükselmeleri önleyebilir ve daha uzun süren tokluk sağlayabilir. Bu da kilo kontrolünde size yardımcı olacaktır. Gece yatmadan önce de içilen süt ise içeriğindeki triptofan sayesinde daha rahat uykuya geçmenizi sağlayabilir. Genel olarak ta sütün stres azaltıcı etkisi olduğunu söylemek mümkündür.
Süt doymuş yağlardan zengin bir besindir. Sağlık açısından doymuş yağların sınırlandırılması gerektiği bilinmektedir. Diğer yandan bu yağlar sütün kalori değerini yükseltmektedir. Örneğin 250 ml yağlı süt yaklaşık 150 kalori iken aynı miktardaki yağı alınmış sütün kalorisi 80 e düşmektedir. Görüldüğü üzere yağlı ile yağı alınmış sütün kalori değerleri kıyaslandığında anlamlı bir fark oluşmaktadır.
Sütü tek başına tüketebileceğiniz gibi muz, çilek, böğürtlen vb. gibi meyvelerle karıştırarak smootieler şeklinde de tercih edebilirsiniz.
Dyt. Ayşegül Bahar
Beslenme & Diyet Uzmanı
Beslenme & Diyet Uzmanı